27 Şubat 2010 Cumartesi

Gitmiyorum ki ben

Kelimeler büyüydüler ki küçük bir kız çocuğunu bir gecede büyüttüler! Kelimeler ki yalandan daha yalan gerçekten daha güçlüydüler ki seni yine küçük bir kız çocuğuna çevirip bana getirdiler! Yalanlarınla büyüdün sen: en çok kendine söylediğin yalanlarla… Şimdi elbette heyecanlandırıyor seni benden duyduğun tüm güzel sözler… “Yalan da olsa…” diyorsun ya “Yalan da olsa güzel…” Bazı yalanların güzel de olabildiklerini kendine söylediğin ve senden başka kimsenin inanmadığı yalanlarından öğrendin sen; şimdi elbette yalan geliyor sana söylenen tüm güzel sözler…


Onlar ki söyledikleri yalanlara seni inandırmayı başaranlar, hani şu kutsal bir ayet gibi durmadan dudaklarından düşen ve zikr gibi tekrarladıkları o güzel sözler hep yalandı! Hep acıttılar! Şimdi ansızın gelecek bir depremi bekler gibi içi gülen gözlerin ve reddediyorsun önünde uzanan kocaman cenneti görmeyi…


Ne kadar değerli olduğunu unutturmak için çabalayan bunca düşmanın oldu. Peki, neden seni bu kadar yıprattıklarını neden hep güçsüz düşürüp ortadan kaybolduklarını sordun mu kendine? Unutma: bir kaleyi feth etmenin en kolay yolu içinde kargaşa çıkarmaktır. Onlar korktular senin değerinden korktular farklılığından ve unutturup sana kendini kocaman bunalım kuyularına attılar narin bedenini… Bilmiyorlardı, ruhunun en çok o bunalım kuyularında güçleneceğini ve bir gün kendinin ne olduğunu hatırlayacağını…


Ancak tatlı olmayan dudaklara bal çalınır, hakarettir oysa dudaklarına bal sürmek senin tatlılığına! Ben boş vaadler duymaya çok alışkınım buraya yalnızca inancımla geldim! Neye inandığını bilmeyenlerden sanma sakın! Okuduğu duanın hangi dilde olduğunu bile düşünmeden inanlardan olmadım hiç… Ben o kuytu köşelerde sen ağlarken gittikçe güçlenen ruhunu gördüm kelimelerinde… Kelimeler ki küçük bir kız çocuğunu bir gecede büyüttüler… Ben buraya kaleler feth etmeye gelmedim! Asaletini gördüm incecik kelimelerinde ve o herkesten saklamaya çalıştığın naif kız çocuğunu…


Ben gelirken avuçlarımda ruhumdan başka hiçbir şey de getirmedim! Ruhum ki aldığı büyük yaralarla güçlendi. Yara almaktan korkmayışı bundandır!


Gittiğim için acıttığımı ve her gidişimin daha da büyük yaralar açtığını söylüyorsun; her gidişimin sana doğru upuzun bir yolculuk olduğunu unutarak… Unutmak isteyerek! İnanmaya bu kadar hazırken inanmamak için adeta kendini zorlayarak…


Gitmiyorum ki ben, aksine SANA KOŞUYORUM! Ancak bir rüyada uzun uzun bakılacak kadar güzel artık içi gülen gözlerin… Ben bakışlarına gidiyorum bedenimi bir uykuya rehin bırakarak…


Gitmiyorum ki ben, aksine çıldırmış bir nehir gibi yıkıp tüm bentlerimi SANA AKIYORUM! Ancak bir rüyada hazmedilebilecek kadar güzel artık içi daha da dolu olan sözlerin… Ben mânalarına gidiyorum sözlerimi suskunluğa rehin bırakarak…


Gitmiyorum ki ben, sana katılıyorum… Adım adım… Her an biraz daha… Gidişimin değil gelişimin sancısıdır içine dolan: sancısız doğum olmaz ve biz şimdi kocaman bir aşkı doğurmaya hazılanıyoruz…


Gitmiyorum ki ben…

1 yorum:

Adsız dedi ki...

"Ben gelirken avuçlarımda ruhumdan başka hiçbir şey de getirmedim! Ruhum ki aldığı büyük yaralarla güçlendi. Yara almaktan korkmayışı bundandır!" ...Yüreğine sağlık...

Yorum Gönder